» Her Derde Deva Bizde Bedava; Dorukcan Bilgi Paylaşım Platformu

    • Facebook Hesabınız İle Sitemize Hızlı Üye Olup Giriş Yapabilirsiniz
    • Veya Bilgilerinizi Kendiniz Girerek Üye Olup Giriş Yapabilirsiniz

» ŞiirlerŞairler Kategorileri

» Hit ŞairlerŞiirler

» Son ŞiirlerŞairler Yorumları

» ŞiirlerŞairler İstatistikleri

  • ŞiirlerŞairler Sayısı 359

  • Okunma Sayısı 2950795

  • Kategori Sayısı 146

  • Yorum Sayısı 16

» Dostlar

Bookmark and Share
  • Beğenenler (0) Beğenmeyenler (0) Toplam (0)
      Beğenenler & Beğenmeyenler
Beğen Beğenme
Edip Cansever Kategorisinde Gez
               

Fethi Naci'ye



Geldin mi, iyi

Yollarından yürüyüşler sızdıran sonbahar

Bir tenhalığı eskisinden çok sezmeyi

Bakımsız bahçeler mi olur, büyük ahşap boş odaları mı olur

Ne olur

Ey bana sevmeme gücü veren güzellik

Eski bir kadını eski bir park kanepesinde bırakan sonbahar

Aldatılmış bir yüzü yağmur oluklarında

O yüz ki bir denizin tekrar tekrar bittiği

Gece yarısı kokularında

Yosunlu bir kıyıda ancak

Dilinde çakılların ve derinliğin en son tadı

İşte

Bir vakit daha geçti, şimdi ne yapsak

Ne yapsak, bir vakit geldi ve geçti

Ey bana sevmeme gücü veren güzellik

Sonbahar

Sen mi kaldın bir

Yok birşey yapacak.



Bin dokuz yüz yetmiş bir yazı, ey unutulmayan yaz

Bıraktığın gibi mi kalsak

Bir çiçek milyon kere katılaştı eridi

Açtı dağıldı

Yaşamadı hiç belki

Bir ışık olsun yakmadı

Tuzlu ve ıslak bir ışık

Tankerler geçti kıyılardan gene

Suyu zonklataraktan

Gül koktu saçlarında taşıdikları benzin

Senin saçlarında

Alnın üstünden kuzular inen bir tepe gibi eğildi

Boynun bir uçurumdan çekiliyormuş gibi gergin

Bitti o yaz, şimdi

Yerleşti çoktan

Bize sevmeme gücü veren güzellik.



Tenha  bir meyhanede oturuyorduk sevgilim

İzmir'in eski rıhtımında

Bilirsin, severim çok İzmir'in eski rıhtımını

Hani bir çesit kuşlar vardır bulanık denizinin

İnsanlar gibi konuşur o kuşlar bazen

Ve unutulmuş diller gibi pek anlaşılmaz ne konuştukları

Millerce yıl öteden bir tenhalığı sözlendirirler

Hatırla

Ne demiştim o gün ben sana

"Her tenha semtte kurulmamış bir saat yakışır"

Benim o bunaltılı günlerimden kalma bir mısra

Ve sense bana Aragon'un

-Parisli şair, yüzü aslan dolu-

Sımsıcak, dipdiri bir mısrasını anlatmıştin

Seninle ve parmaklarınla

Bardakta duran suyun bir akarsuyu

Nasıl kıskandığını anlatmıştın boyuna

Nasıl mı

Dedim ya, seninle ve parmaklarınla

Neden olmasın, yeni yakilan bir sigarayla da anlatılabilir şiir

Apansız bir yolculukla da

Bir karpuzu ikiye bölmekle, bir portakalı dilim dilim ayırmakla

Anlatılabilir

Ama bizim memleketimizde şiir

Yazık ki ölümle anlatılır biraz

Ölümle anlaşılabilir

Olsun, diyeceksin ne çıkar bundan

Biz hayatı şiirden

Şiiri hayattan özümlemedik mi

Ölümde girse araya

Sahici aşklar kurmadık mı seninle

Tertemiz, dosdoğru aşklar

İzmir'de

İzmir'in eski rıhtımında

Unutmak için şimdilik

Kolayca unutulmaz ya

İçimizdeki bin dokuz yüz yetmiş bir yazını.



Yeni bir yüzmüydü ne

Kuru bir bozkırı çıkarıp göğsünden

Yeni yazdığı bir şiiri düzeltiyordur Ahmet Oktay

Alnını dayayaraktan cama

Kalemsiz kağıtşiz yazar çünkü Ahmet Oktay

İçinden geldiği gibi

Ve mısra çeker durmadan, hafifçe eğri sırtını doğrultarak

Nemlenir kimi zaman da gözleri

Şiir yürür, şiir sever, şiir içer mi

Şiir mi

Yürür de, sever de, içer de elbet.



Kocaman bir sevgi miydi ne

Dünyanın bütün zamanlarını dolaşan

Bastırıp gögsüne bozkırın

Ey, baksana, diyor, ne biçim kent bu

Geçerek caddelerinden

Dalarak meyhanelerine

Ne biçim kent bu

Bilmiyor ki nice insan kolsuzdur

Sevgisizliğe, bir sevgisizliğe kullanırlar kolu.



Hohlayıp siliyorum iyice

Gözlüğümün camlarını

Göğe bakıyorum gözlerimi kısarak

Güneye gidiyor bir leylek sürüsü



Yeni Caminin üstünde

Son bir defa daha süzülerekten

Erimeye yüz tutuyor kentin pembe kapıları

Günbatımı!

Günbatımı! yeni konuşmaya başlayan bir çocuğun diliyle

Kolumu tutuyor Fethi Naci, şu manzaraya bak, diyor

Tam Galata Köprüsünün üstünde

Diyor ya, biz alıştık, yüreklerimize bakıyoruz gene de

Uykusuz gecelerimize bakıyoruz: onurun uykusuzluğu

Susturulmanın

Ve gün batımıyla leylek sürüsü

Hüzünlü bir görüntüyü akıtıyorlar Naci'nin yüzüne

Kırılmak ama birlikte

Birlikte, ama kırılmamak

ve sanki kalplerimiz her yani dökülen bir otobüste

Öyle

İşte son damlalarını da bırakıyor güneş

Karanlık bastiracak neredeyse

Tırmaniyoruz Yüksekkaldırımı

İyi biliyoruz, sevgimiz de öfkemiz de yalnız bizim olmamalı

Güneş çekiliyor iyice

Ne manzara kalıyor, ne göğün evlerindeki kızartı

Ak bulutlar kara bulutlar

Ötede bir bulut yavrusu

Bilinmeli, diyoruz yeniden

Yeniden başlamalı, yeniden

Dostum, görüyorsun ya işte

Bozuldu birkere umudun ordusu.



Gelsene , diyordu İzmir'deki sevgilim

Son mektubunda

Kemetaltındaki kahveleri anlatıyordu

İnce belli çay fincanlarını

Kim bilir, belki de avutmak istiyordu beni

Unutup kendi mahzunluğunu

O kadar çabuk yeşerir ki, diyordu umut

Öyle çabuk çiçeklenir ki

Güçtür çünkü, herşeyden daha güç

Denize, göğe toprağa karışmış bir kalebentlik

Üstelik biliyorsun da

Öfkeliyiz, öfkeyse sonuçtur er geç

Bir aşk gibi yaşamak gerek öfkeyi

Sevginin ağıtıdır bir bakıma

Ve bir gün de gelebilir ki sevgilim

Kapkara bir davet olabilir kin

Zulmün ve tutsaklığın diyeti olabilir

Sen bunu bilemezsin

Bilsen de şairsin, havalar da, soğudu, kendine iyi bak

Ve sakın unutma: sıra öfkenin.



Bin dokuz yüz yetmiş bir yazı

Yok böyle bir sevgilim benim

Ama dayanıklı, ama gözü pek, ama umutla dolu

Olunca böyle bir sevgilim olsun isterdim.



Elimde bir çanta, şurda burda dolaşıyorum

Hep bir yerlere gideceğim sanki

Güvercinler konuyor saçlarıma bileklerime

Uçuşuyorlar

Bir çınar yaprağı düşüyor ayaklarımın dibine

Kupkuru

Elime alıyorum, çiziyorum üstüne kalbimi

Kalbim, diyorum

Yorgunsa da, yaralıysa da, hepimizin aşkına sevgili.





Etiket : Dostlar,
ŞİİRLERŞAİRLER BİLGİLERİ
Ekleyen : tatlicadi | Kategori : Edip Cansever | Tarih : 31.01.2010 23:48:52 | Hit : 7930 | Yorum : 0

» ŞiirlerŞairler Yorumları

ŞİİRLERŞAİRLER YORUM YAZ

 

» Benzer ŞairlerŞiirler

» Copyright

2oo8-2o18 © Copyright Dorukcan.com
SiteMap | © C.C.P.