KIRMIZI BOYA
biz; bize benzeyenlerin
ellerindeki nasır, alınlarındaki teriz.
erken ölen umutların,
hiç açmamış çiçeklerin
suyu, toprağı ve havasıyız.
martıların yoldaşlığında
yakın sahillerde dolaşan
uzak yol gemileriyiz.
biz; bize benzeyenlerin
aynasının öteki yüzüyüz.
Bundan sonra yeni baskıya verilecek Orta-Doğu fiziki haritalarında boya depolarındaki tek renk kullanılacak "kırmızı". yeryüzü şekilleri; ovalar, dağlar, çöller "kara kırmızısı", denizler göller, nehirler; "deniz kırmızısı" ile boyanacak. Ülke sınırlarını tanımlayan bildik o taramalı çizgiler ise "kan kırmızısı". Bombalarla havaya uçan, parçalanmış kavruk bedenlerin ve çocukların taze yüreklerinden akan kan olacak haritalara renk veren.
Bütün dünya ellerinde kırmızı karanfiller, kırmızı güller ile meydanları dolduracak ama, protesto naraları atılacak, bayraklar yakılıp, resimler yırtılıp üstünde tepinelecek ama, boşuna..
Matbaalarda gazetelerin baskı düğmelerine basılmıştı bir kere ve durdurmak için zaman ayarlı kumanda panosuna uzanacak bir elde yoktu.
Bütün bunları Amerikan başkanı Bush, Texas’taki çiftliğinden, spor kıyafetleri içinde izlerken, bizler de bunu görüyor ve hırsımızdan pancara dönmüş suratlarımızı kan basıyordu.
Ama öte yandan o bildiğimiz coğrafyanın güneyini sarıp sarmalamış vahabi hanedanlığı ile kuzey’deki tahtında kurulup oturmuş Sünni egemenliği körler-sağırlar misali birbirlerinin şatafatlı saray sofralarında tarih boyunca hiçbir zaman gerçekleşmemiş dostluk nutuklarının bir yenisini atarken, içi meyve suyu dolu kadehlerini. birbirlerinin suratlarına sahte tebessümlerle bakarak kaldırıyorlar ve boğaz kıyılarında kalan sevdanın son tepesi üzerinde yapılacak Suudi sarayının mimari projeleri üstünde yatak odalarının yerlerini saptamaya uğraşıyorlardı. Ve bizim sabrımız da ha taştık, ha taşacağız diyordu. Sayın başbakanda bu müjdeli haberi uygun gördüğü her yerde yumruğunu masaya vurur gibi gözlerimizin içine baka söylüyordu da söylüyordu.
Bu savaşı dindirecek olan; komşuların akıttığı timsah gözyaşları değil, acının kahrettiği evin halkıdır. Onlarda acılarından fırsat bulup akıllarını kullanamadıklarına göre bu savaş bitmez.
Bugün burada biter gibi görünür yarın başka köşede yeniden hortlar. Çünkü tükenmeyecek gibi gözüken bir kırmızı hammaddesi var dünyadaki silah depolarında sayım ve kontrolü yapılan.
Bugünün masum ve usta yorumcusunun,1400 yıl sonra cımbızla çıkarıp
"bundan sonrası o gün buyurulduğu gibi yensin" diyerek üniversite kapılarına, sokaklara ve hatta kürsülere serpiştirdiği darı tanelerini yemeye çalışan güvercinlerin kanatları üstüne örtülecek örtüye de desen ve renk verecek yeterli imalat boyası depolardan yola çıktı bile. Vize işlemi ve kesin giriş için gümrük kapılarımızda bekliyor ...
uzungemici/cç
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı yazarın kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Etiket : Kırmızı, Boya,